ImageChef Custom Images
   
  .
  İnanli{İphan} köyü
 


Artvin ile Yusufeli ilçesi arasında; Artvin iline 60,Yusufeli ilçesine de 22 km. uzaklıkta olan bir şirin köydür İnanlı. Çoruh nehrinin hemen kenarına kuruludur. Çoruh vadisi boyunca sürüp giden Artvin- Erzurum devlet yolu İnanlı köyünden geçer. Ulaşımı zor olan köyler arasındayken 1952’de yapılan devlet yoluyla ulaşımı kolay olan köy olmuştur. Yusufeli’nin küçük sayılabilecek köyleri arasında yer aldığından, haritalarda (Google Earth’ta bile…) pek gösterilmez. Yine de sizlere, hangi konumda ve kimlerle komşu olduğunu kısaca açıklayalım :

Doğusunda; Erkinis, Zor, Bit, Hers, Oğdar, Batısında; Kölik, Ahot Köyleri sıralıdır. Yine Kuzeyinde Oker, Güneyinde ise İşhan köyleri yer alır. Çevresindeki köylerden farkını ise şöyle açıklayabiliriz: Köyde toprak altın gibi kıymetlidir. Bir avuç toprağı bulmak öyle kolay bir iş değildir. Ya taşın üzerine sırtınızla toprak taşıyıp evlek yapacaksınız ya da Çoruh’un dalgalarının kıyısında bıraktığı toprakları ekmek için Çoruh’tan emanet alacaksınız. Zaten İnanlı köyü de, bir zamanlar Çoruh’un taşımış olduğu topraklar üzerine kurulmuş, zamanla Çoruh vadisi derinleşince bu topraklar yaşam alanlarına dönüşmüştür. Bundan dolayı İnanlı köyü, Çoruh’un kıyısına dizilen yamaç köyler arasında nispeten en düzlük olanıdır.

Köyün kuruluş tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ne zaman kurulduğu, halkının nereden göç ettiği hakkında başvurulacak yazılı kaynağına da ulaşılamamıştır. Bu konuda araştırma yapan da olmamıştır. Var olan en eski eserler, Köyün camisi ile mahzenleridir. Bunların da tarihi bilinmeyip ne kadar eski olduğu tahmin edilememektedir. Ancak yaşayanların sözlü aktarımlarıyla günümüze kadar ulaşabilmiş bilgiler vardır. Bugün seksen yaşının üzerinde olan kişilerle konuştuğumuzda, dedelerinin de bu bilgilere sahip olmadığını söylemektedirler. Buradan yola çıkılarak, 1700’lü yılların başında köyün kurulduğu tahminleri yapılmaktadır.

Kargıyel Dağı’ndan akıp gelen dere (İphan Deresi) İnanlı köyünü ikiye böler. Bir tarafta köyün bulunduğu merkez; diğer tarafta ise Hağ ve Sinavet mahalleleri bulunur. Çoruh’un kenarına kurulmuş olsa da köye hayat veren yine de İphan Deresi’dir; çünkü bağ bahçe sulama işi bu dereden akan suyla yapılmaktadır.

Köyün merkezini; Kayabaşı Mahallesi, Olukbaşı Mahallesi, Lokut Mahallesi oluşturur. Yine köyün merkezinde değişik adlarla söylenmekte olan bağ ve bahçeler vardır. Bu bahçelerin isimleri hangi dilde olduğu bilinmediği gibi oldukça da ilginçtir: Karçunah, Culaket, Musaket, Kartek, Cavinah, Hacer’in Bağı( Haco’nun Bağı),Begoğlu… İphan deresinin öteki tarafında kalan bağların isimleri de şöyledir: Andeset, Şoban, Ghapan, Pazabağı, Göramet, Şakarap, Hağ…

Köyün rakımı 350 metrede iken yaylaları 1500 ile 2000 metre yukarıdaki dağların eteklerindedir. Her yıl düzenli olarak haziran ayında yaylalara göç edilir, ekim ayının sonunda da tekrar köye dönülür. Yaylaları İşhan ve Erkinis’in yaylalarıyla komşudur. Yayların isimlerinden bazıları; Hasus, Ziyekek, Ciyet, Carsagara, Hor, Sakutkala, Sicek ve Citliyan’dır .

1800’lü yılların ikinci yarısında, köyün “Yasak” dediğimiz yerden büyük kaya parçasının koparak yuvarlanmasıyla birçok ev yerle bir olmuştur. Taşın altında kalan evlerde 15 kişinin can verdiği üzücü olayın yaşanmasıyla, ilk yerleşim yeri olan bugünkü adıyla “Paglar” dediğimiz bölge terk edilerek ,daha güvenli bir yere , Kayabaşı Mahallesine kadar uzanan alana, yerleşilmiştir.

21 Haziran 1934’te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı taşıması zorunlu kılındı. Köyde bilinen hanelerinin soyadı kanunundan önceki lakapları: Lazoğulları’ndan Hüseyin, (Köse Mehmet’in babası) Lazoğulları’ndan Hüseyin (Tufan Sözbilir’in babası), Lazoğulları’ndan Osman (Cuma Sözbilir’in babası), Alçakoğulları’ndan Ahmet (Topçu Zabit Yüksel’in babası), Boşnakoğulları’ndan Süleyman (Hasan Börekçi’nin dedesi), Korucuoğulları’ndan Ali (Tüccar Hasan’in babası), Boşnakoğulları’ndan Akıllı Dede, Lazoğulları’ndan Hasan (Hüseyin İnat’ın babası Taso), Yahyaoğulları’ndan Şerif (İsmail Gayretli’nin babası), Efendioğulları’ndan Ahmet(Mustafa Tunç’un babası), Kandaloğulları(Altundallar), Hocaoğulları’ndan Mehmet(Ege soyadı),Kavaoğlları’ndan Zekeriya ( Ahmet Varol’un babası), Kaçakoğulları’ndan Şerif (Hüseyin Keçeci’nin babası), Perverderoğulları’ndan Mehmet( Sait Çoban’ın babası), Beğoğulları’ndan Kahraman(Abide Nine’nin babası) ve Pingaloğulları (Sülalesinden kalan bilinmiyor).

Ekonomik hayat üretim-tüketimden ibarettir seferberlik yıllarında. Çiftçilik köyün tek geçim kaynağıdır. Yaylada tarlaya tohum ekilir, mahsulü toplanır, deresindeki değirmeninde öğütülür; birkaç tane de büyük ve küçükbaş hayvan beslenir, o da yıllık et ihtiyacını karşılayabileceği kadardır. Köyde ise bağ- bahçe, özellikle de zeytin bağlarıyla uğraşılır. Zeytin ağaçları ortalama 250-300 senelik olduğundan bölgenin en eski zeytin ağaçları bu köydedir. Gövde bakımından ise Türkiye’nin en büyük zeytin ağaçlarıdır. Zeytin ağaçlarına gençleştirme (budama) yapılmadığından bugüne kadar orijinal boyutuyla kalabilmiştir. Sosyal hayat da çok farklı değildir. Köyün çocuklarının tek eğlencesidir sudilik ile kala oyunu. Köyün gençleri ise akşamları köy konağında toplanır, sırayla türküler söyler, sohbet eder, eğlenirler. Sıra türkülerindeki âdet gereği, kendisine sıra gelince bir türkü söyleyemeyen kişi, orada bulunan gençlere ziyafet çeker. Türkü söylemeyi beceremediği için arkadaşlarına iki kere ziyafet çekmek zorunda kalan asıl adı Osman olan Mahirî’den başkası değildir. Bu ünlü ozanımız Mahiri (1850-1914) İphan Köyünde yaşamıştır. Mahiri’nin mezarı Tortum’un Hatha köyündedir. Yaşadığı yıllarda bir ablasının olduğu bilinmektedir. Bugün ise Mahiri’nin sülalesinden kalan hiç kimse yoktur.

1876-1877 Osmanlı –Rus Savaşında Ruslar köye baskın yaparlar. Gündüzleri köyün kadınları köyü terk ederek Çoruh’un kenarındaki kamışlıklarda saklanırlar; köyde hasta ihtiyarlar kalır. Hasta yatağındaki Hasan Kantar, Rus askerleri tarafından süngülenerek öldürülür. Ruslar tarafından öldürülen birçok kişinin resmi, Sicek mezrasındaki Taszo Dede’nin ambarının tahtalarına çizilir. Burhan Kurt ve Kaçakoğulları’ndan Şerif Ruslara esir düşer. Yedi sene Rusya’da -esir kamplarında- kaldıktan sonra köye dönmeyi başarırlar. Bugün soyadları Keçeci olan sülaleye Kaçakoğulları (kaçagil) denmesi bu başarısındandır.

Ulusal Kurtuluş Mücadelesi(1919-1922) Ülke bütünlüğünü korumak, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için tüm ulusça girişilen, çok cepheli bir savaştır. Kurtuluş Savaşı; 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması sonucu Türk milletinin bir ölüm-kalım mücadelesi olarak başlamıştır. Yunus Kantar, Hamdi Polat, Yunus Subaşı, İsmail Gayretli bu savaşa katılan köyün gençleridir. Bu kişiler Gazi unvanını aldıktan sonra, “İstiklal Savaşı Madalyası"nı hayatlarının sonuna dek gururla taşımışlardır.

Demirkent Nahiyesine bağlı köy konumunda iken 20 Ekim 1935 yılındaki genel nüfus sayımında 71 kişisi erkek, 86 kişisi de kadın olmak üzere 157 kişi kayıtlara geçmiştir. Köyün kuruluşundan itibaren hane sayısı pek değişmese de 37 ile 40 hane arasındadır 1980’li yıllarına kadar.

1940’lı yıllara gelindiğinde köyde yeni değişimler başlar. Askerlik dışında köyünden dışarı çıkmayan gençler çalışmak, iş bulmak için köyden ayrılmaya başlarlar. Zekeriya Varol ile Hüseyin Şimşek köyden gurbete giden ilk kişilerdir. Daha sonrasında da Tufan Sözbilir eğitmenlik kursu için Kars’ın Cilavuz Köy Enstitüsüne gider.

1940’lı yıllara kadar köyde ilköğretim okulu bulunmamaktadır. Mehmet Polat’ın muhtarlık döneminde Hoco’nun bağına imece usulü ile ilköğretim okulunun yapılmasına başlanır. Köyün eski yerleşim yerindeki duvar taşları sökülerek buraya taşınır; fakat Hükümet tarafından yapılan bir açıklamayla da okul inşaatı bitmeden yarım bırakılır. Okulu olmayan köye okul yaptıracağını açılayan devlet, bugünkü okulun olduğu yere iki katlı ilköğretim okulunu yaptırır. 1975 yılında bu okul yıkılarak yerine tek katlı, iki odalı okul yapılır.

Tufan Sözbilir 1942’de yapımı tamamlanan ilkokula “eğitmen” olarak atanır. 1930’lu yıllarda doğan çocukların hepsi okula başlarlar. O yıllarda köydeki eğitim ilkokul üçüncü sınıfa kadardır. Fikret Yağcı, Aydın Aytekin, Nafız, Mehmet Genç, Erdoğan Torun, Sait Yıldız, Ali Aksakal, Midayet Dede, Hafit Kuş,Üncel Bilgin, Filiz Karaaslan ve Hasan Çetin köyde görev yapan öğretmenlerdir. Önceki yıllarda ikişer öğretmen görev yaparken son yıllara doğru bir öğretmen ile eğitim sürdürülür. Bugün ise aşırı göç nedeninden dolayı, yeterli sayıda çocuk olmadığından , ilköğretim kapatılır.

Kendi imkânlarıyla tutulan imamların yerine, devletin atadığı memurlar gelmeye başlar. Molla Mehmet, Erkinisli Lütfü Hoca ,Zakir Hoca , Zorlu Ali Güven Hoca, Adem Hoca, Sabri Hoca köyde imam olarak görev yaparlar.

1952’de eğitmenlik görevi sona eren Tufan Sözbilir köye muhtar seçilir. Muhtarlığı döneminde içme suyu olmayan köyüne çeşme yaptırır. Bentler semtinde (720 mt uzaklıkta) inşa ettirdiği içme suyunu köyündeki çeşmesinden akıtır.

1955-1960’lı yıllara gelindiğinde devlet kapısında iş bulanlar olur. Kısa süren gurbetçilik yerine, sürekli çalışacağı şehirlerde yaşamaya başlarlar. Mehmet Sözbilir Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaş memuru; Süleyman Börekçi ise Ulaştırma Bakanlığında - PTT’de - memur olur. Böylelikle İnanlı köyünden göç dalgası başlamış olur.

1960-1970’li yıllarda ilkokulu bitiren erkek öğrencilerden Yusufeli ilçesinde ortaokul okumayı deneyenler olur. Pek çoğu başarı göstermemiş olsa da Osman Ata okuyan ilk kişi olur. Ortaokul-lise daha sonra da başbakan Bülent Ecevit’in çıkarmış olduğu “Mektupla Öğretim” yasası ile üniversiteyi bitirerek öğretmenliğe atanır.

1976-77 eğitim-öğretim yılında Demirkent Nahiyesinde ortaokul açılır. İlk önce Mikayil ve İsak Sözbilir’in okula kaydı yapılır. Köyden beş kilometre uzaklıktaki okula yürüyerek gidip gelmenin zorluğu düşünülerek, okul çağındaki çocuklarla ve velileriyle konuşularak daha çok öğrenci heveslendirilir. Atilla Kantar, Saydam-Saffet Yıldıran, Orhan Çoruh, Nusret- Mustafa İnat; bir sonraki yılda ise Sedat Börekçi, Bilal- Köksal Sözbilir de okula başlarlar.

12 Eylül 1980’li yıllarda köyün gençlerinden soruşturma geçiren ya da tutuklanan olmamıştır. Siyasetin, politikanın yapılmadığı bir köydü; siyaset yüzünden gençler arasında kavga bile çıkmamıştır.

1983 yerel seçimiyle Mehmet Kantar muhtar seçilir.Yusufeli’nde elektriği olmayan birçok köyle birlikte İnanlı köyüne de elektrik verilir. Köylü, Dallas dizisini kaçırmış olsa da, Baron dizisiyle trendi yakalar. Köydeki işler artık televizyon dizilerine göre ayarlanır.

1987 yerel seçimlerle Mehmet Sözbilir muhtar seçilir. Köyüne Yusufeli’nin hiçbir köyünde olmayan projeyi yapar; içme suyunu evlere akıtır ve kanalizasyon sistemini kurar. Yusufeli’nde yılın muhtarı seçilir. Dönemin
başbakanı Turgut Özal’ın yapmış olduğu muhtarlar zirvesi için Ankara’ya davet edilir.

1997’de Seyfettin Çoban’ın muhtarlığı döneminde de köye araba yolu yapılır.

2000’li yıllarda köyde çıkan büyük yangınla Kayabaşı Mahallesinden beş ev kül olmuştur.

Günümüzde, 2000’li yılların ilk çeyreğine gelindiğinde köyümüzün fiziki olarak hiçbir eksikliği yoktur. Tek eksikliğimiz köyümüz de yaşayacak, ocak tüttürecek insanların kalmamasıdır. Köyümüzde seksen yaşını çoktan aşmış, birer ya da ikişer nüfuslu 15 hane kalmıştır. 1980’li yıllarda başlayan göç dalgası ile en çok göçü Ankara – Yenikent’e vermiştir. Ankara –Yenikent Beldesinde bugün 65 hane İphanlı yaşamaktadır. 25 hane ile Bursa ve 20 haneyle de Eskişehir gelmektedir.

Dileğimiz, nesillerin İnanlı köyü ile olan bağını koparmaması. Arada birde de olsa gidip orada baba ocağını tüttürmesi. Köklerine sırt çevirmemesi.
 
 

http://yusufelimmemleketim.trt.gg

 
 
ANA SAYFAN YAP Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol